Imago Mundi – Luciano Benetton Collection / Istanbul Codex / Emotional Citizen, 2015
30/07/2016
Şafak Çatalbaş
Emotional Citizen, 2015
Six universally recognized facial expressions of emotion performed in the photo booth one after another; the result is transferred onto the canvas.
Şafak Çatalbaş / Emotional Citizen, 2015
http://www.imagomundiart.com/artworks/safak-catalbas-emotional-citizen
Istanbul Codex / Turkey / 227 Artworks
http://www.imagomundiart.com/collections/istanbul-codex
Üç Ayaklı Masa: Bir Organizma / Three Legged Table: An Organism
07/03/2016
–Please Scroll Down for English–
Sanatçılar: Elif Süsler, Didem Erk, Şafak Çatalbaş
Rem Art Space, 11 Mart – 19 Mart 2016 tarihleri arasında Üç Ayaklı Masa: Bir Organizma performans projesi, sürece odaklanan ve sergi alanının üretim alanı olarak kullanılacağı disiplinlerarası çalışma sürecini kayıt altına alacak bir yapıya ev sahipliği yapıyor.
Birbiriyle ilişkili, aynı zamanda bağımsız üç masa etrafında gelişen olaylar bir bilinmeyene zemin hazırlar: Eylemler belirli, çarpışmalarsa sevimli, ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir kedi gibi. Üç Ayaklı Masa, daimi performans fikrine dayanan, süregiden performatif eylemlerin bir kesitini zaman ve mekan içinde görünür kılan, hayatta kalabilmek için sergi kılığına girmiş bir organizmadır. Bu halde yaklaşık bir hafta ila on günlük bir ömrü vardır, daha sonra yeni bir kılığa bürünmek zorundadır. Seyirciyi davet eder fakat katılımcılık gibi bir kaygısı yoktur. Daimi performans fikrine dayandığı gibi eylemsizlik fikrine de açıktır.Dursa da hareket eder, nefes alır, nefes verir.
Bu bağlamda, Didem Erk’in bilinç akışı tekniğini kullanarak oluşturduğu monologların hafıza ile ilişkisi, seçilmiş bir kitap üzerinden kurgusallıktan uzak performatif bir eylem ile evcilleştirilmemiş hafızanın görünümünü yansıtırken, Elif Süsler’in kimliksiz binalarla çevrili yaşam alanlarımızı kartpostallar ile bir maskeye dönüştürerek “geçmiş” ile iletişim kurmamızı sağlayan iyileştirici ama aynı zamanda da ironik bir bakış açısı üzerinden yapacağı önermesi, Şafak Çatalbaş’ın sokaktan diyalogları rüya kayıtlaryla ördüğü her gün değişen senaryosu ve mekanda gerçek zamanlı kayıtlarla süregiden oyuncu seçmeleriyle hayat bulan şipşak film üretim projesi ile tamamlanarak, zamanın bellek ile ilişkisi üzerinden bir kayıt niteliği taşıyacaktır.
Pazartesi hariç her gün 12.00-17.00 arası REM’e gelip performanslara katılımcı veya izleyici olarak dahil olabilirsiniz.
REM Art Space
Üç Ayaklı Masa: Bir Organizma : 11.03.2016 – 19.03.2016
Açılış: 11 Mart, 18.30 Cuma
A: Çukurcuma Caddesi No: 20 Beyoğlu – İstanbul
T: 0212 245 25 40
W: www.remartspace.org
S: Salı – Cumartesi / 11:00 – 19:00
Pazar: 12:00 / 18:00
————————————————————————————-
Artists: Elif Süsler, Didem Erk, Şafak Çatalbaş
Rem Art Space, with the performance project Three Legged Table: An Organism, hosts a structure that focuses on the process, and records the interdisciplinary study process of the exhibition space used as the production area, between the dates of March 11th – March 19, 2016.
The events that take place around three interrelated but also independent tables prepare the ground for a mystery: The events are precise, the collisions are cute, just like an unpredictable cat. Three Legged Table is an organism which is based on the idea of the permanent performance, makes a part of the ongoing performative actions visible in the setting and that masquerades as an exhibition. In this way, it lasts about a week or ten days, afterwards, it has to take a new form. The audience is invited however there are no pressure on participation.
In this sense, Didem Erk’s connections between the monologues and the memory which she has created by using the stream of consciousness method that reflects the nondomesticated image of the memory through a performative and nonfictional action from a chosen book; while Elif Süsler’s resolution which provides communication with “the past” by transforming our living space surrounded by building into a mask with postcards, through a healing but also ironic point of view and also Şafak Çatalbaş’s everyday changing scenario that she created through dream records by the street dialogues and the instant movie production project created through real-time ongoing auditions in the area come together. Therefore, these will stand for a record that represents the connection between the time and the memory.
REM Art Space
Three Legged Table: An Organism : 11.03.2016 – 19.03.2016
Opening ; 11 March, 18.30
A: Çukurcuma Caddesi No: 20 Beyoğlu – İstanbul
T: 0212 245 25 40
W: www.remartspace.org
H: Tuesday – Saturday / 11:00 – 19:00
Sunday: 12:00 / 18:00
Kino-Palavra; performative installation, 2016
View from the performative exhibition “Three Legged Table: An Organism”, REM Art Space, Istanbul, 2016
Open Studio at Cité Internationale des Arts, Paris
25/09/2015
Inspired by my three-month residency at Cité Internationale des Arts in the summer of 2015. Paris view, lemon juice, hidden tracks, plastic fingers, iron dreams, a mon sevl desir, atelier 8419 – a room of one’s own.
stay with me
24/11/2014
Official Dream Diary, 2014 // View from the exhibition “stay with me”, Apartment Project Berlin, Germany
Dönüştürmeler / Conversions
09/11/2014
Nidrazone, Remains of the Road, Citizen Cosmos, Hukuk-u Hayal adlı birbirlerine heterojen duran videolar, bir başka açıdan bakıldığında birbirlerine kenetlenmekteler. Şafak Çatalbaş’ın video çalışmalarında özneler, diller, hareketler, oyunlar birbirleriyle dengeyi bozan bir ilişkiye girmekte. Her bir çalışma ayrı yolları izleyerek, kendi içinde bir dönüştürme eylemiyle birlikte edimselleşmekte.
Çizgiler birbirlerini kırmakta ve yönlerini başka taraflara doğru çevirmekte. Bir ‘Zen-oluş’ içinde, düşünceler kolektif olanı birbirinden ayırmakta ve diğer yandan da birleşmekte. Her bir çizgi ise kırık halinden yola çıkarak çatallaşan yollar çizmekte. Değişkenlerin her biri çeşitlilikler göstermekte. Bir alan veya bir mekan içinde oluşan performatif diller hem sesi hem de sessizliği içine çağırmakta. Hukuk dili bir anda oyundan yapılma cam bir saydamlığın içindeki dile dönüşebilmekte. Beat generation klasiği olarak dönüp duran, bir ileri bir geri giden dairenin içinde, Kerouac’ın kitabındaki kelimeler sayfa sayfa yırtılarak yola geri verilmekte. Yollarda olan ile dönmekte olan birleşmekteler.
Bugün, kimliklere sıkışıp kalmış olan öznellikler, Kant’ın 18.yüzyılda öne sürmüş olduğu kozmopolit vatandaşlık kavramının dünyasının aşılması için oyunlar oynamaktan başka bir çare kalmadığını bize hissettirmekte. Video çalışmasında bir yarışma ve rekabet koşulları yaratmakta olan Şafak Çatalbaş, günümüzde her yerde karşılaştığımız birinci olma hırsını açığa çıkartarak ancak kozmopolitleşebileceğimizi acı bir şekilde hatırlatmakta.
Walter Benjamin, Hannah Arendt Jacques Derrida gibi düşünürler için de bir ‘şiddet alanı’ olarak öne çıkan ‘’kurucu hukuk’’ bir başka sözde-dile çevrildiğinde anlaşılmakta mıdır? Nereden gelinmektedir? Nereye gidilmek istenmektedir? Nasıl bir hayat kurulacaktır? Sorular soruları takip eder. Bu dört video çalışması birbirlerini kesmektedir, kesişmektedir ve birbirlerine eklemlenmektedir: Kitap, hukuk, yol ile sınır ve anlık dönüştürmeler vatandaşların hayatlarını kurgusal bir şekilde düşündürtmekte.
Ali Akay
View from the exhibition “Conversions”, Açıkekran New Media Arts Gallery, Istanbul, 2014
Über Nacht… im Künstlercamp / jetzt.de / Süddeutsche Zeitung
23/07/2014
jetzt.de
Süddeutsche Zeitung
21.07.2014 – 16:30 Uhr
Über Nacht… im Künstlercamp
Text: steffi-fetz – und Lisa Altmeier
Lisa und Steffi sind drei Monate lang als Crowdspondent-Reporter in Deutschland unterwegs. Sie recherchieren, was die Leser wollen. Für jetzt.de schlafen sie ab jetzt jede Woche an einem ungewöhnlichen Ort denn die Nacht hat ihre eigenen Geschichten.
Vorsichtig tapsen wir um kurz nach 22 Uhr über die Schwelle von Tor Nummer 5. Es ist eine der wenigen Industriehallen, in denen jetzt noch Licht brennt. Ein Beamer wirft Wörter an die Wand und auf die gelbe Jacke einer Frau. Mit einem Bleistift malt sie die Umrisse von Buchstaben in die poröse Mauer. Später wird sie uns erzählen, dass sie Safak heißt. Safak ist Künstlerin und wohnt hier. „Wollt ihr mitmachen?“ fragt sie und drückt uns zwei Stifte in die Hand.
Nachts hat man die Muße und Ruhe, Romane an die Wand zu malen.
(…)
For full text click here
Siddhartha Meets Billy and the Bugs And The Other Guys
22/07/2014
All this happened, more or less.
Birds were talking.
One bird said to Billy Pilgrim, “Poo-tee-weet?”
War es nicht dies, was heute endlich seinen Tod gefunden hatte, hier im Walde an diesem lieblichen Flusse? War es nicht dieses Todes wegen, dass er jetzt wie ein Kind war, so voll Vertrauen, so ohne Furcht, so voll Freude?
When a Tralfamadorian sees a corpse, all he thinks is that the dead person is in bad condition in that particular moment, but that the same person is just fine in plenty of other moments.
All time is all time. It does not change. It does not lend itself to warnings or explanations. It simply is. Take it moment by moment, and you will find that we are all, as I’ve said before, bugs in amber.
“Es ist gut”, dachte er, “alles selber zu kosten, was man zu wissen nötig hat. Dass Weltlust und Reichtum nicht vom Guten sind, habe ich schon als Kind gelernt. Gewusst habe ich es lange, erlebt habe ich erst jetzt.”
And Billy zoomed back in time to his infancy. He was a baby who had just been bathed by his mother.
Ihm schien, es habe der Fluss ihm etwas Besonderes zu sagen, etwas, das er noch nicht wisse, das noch auf ihn warte.
All moments, past, present, and future, always have existed, always will exist.
Mit tausend Augen blickte der Fluss ihn an, mit grünen, mit weissen, mit kristallnen, mit himmelblauen.
And the blue line met the red line and then the yellow line, and then the yellow line stopped because the character represented by the yellow line was dead. And so on.
The stills were more Tralfamadorian than the movies, since you could look at them whenever you wanted to, and they wouldn’t change.
“Nicht wahr, o Freund, der Fluss hat so viele Stimmen, sehr viele Stimmen? Hat er nicht die Stimme eines Königs, und eines Kriegers, und eines Stieres, und eines Nachtvogels, und einer Gebärenden, und eines Seufzenden, und noch tausend andere Stimmen?
Somewhere a dog barked. With the help of fear and echoes and winter silences, that dog had a voice like a big bronze gong.
Glücklich lachte Vasudevas Gesicht, er neigte sich gegen Siddhartha und sprach ihm das heilige Om ins Ohr. Und eben dies war es, was auch Siddhartha gehört hatte.
“They are telegrams?”
“Es ist so”, nickte Vasudeva, “alle Stimmen der Geschöpfe sind in seiner Stimme.”
“Und weisst du”, fuhr Siddhartha fort, “welches Wort er spricht, wenn es dir gelingt, alle seine zehntausend Stimmen zugleich zu hören?”
There are no telegrams on Tralfamadore. But you’re right: each clump of symbols is a brief, urgent message – describing a situation, a scene. We Tralfamadorians read them all at once, not one after the other. There isn’t any particular relationship between all the messages, except that the author has chosen them carefully, so that, when seen all at once, they produce an image of life that is beautiful and surprising and deep. There is no beginning, no middle, no end, no suspense, no moral, no causes, no effects.
“Von jeder Wahrheit ist das Gegenteil ebenso wahr!”
Before you kill somebody, make absolutely sure he isn’t well connected. So it goes.
Bitter schmeckte die Welt. Qual war das Leben.
“You never said a truer word, dear.”
Vielleicht ist es dies, was dich hindert, den Frieden zu finden, vielleicht sind es die vielen Worte. Denn auch Erlösung und Tugend, auch Sansara und Nirwana sind blosse Worte, Govinda. Es gibt kein Ding, das Nirwana ware; es gibt nur das Wort Nirwana.”
“Only on Earth is there any talk of free will.”
“Yes.”
In der Geduld waren sie beide Meister.
“How did I get so old?”
Sechzig Jahre ist er alt geworden und hat Nirwana nicht erreicht.
“That’s one thing Earthlings might learn to do, if they tried hard enough: Ignore the awful times, and concentrate on the good ones.”
Nun aber weilte sein befreites Auge diesseits, es sah und erkannte die Sichtbarkeit, suchte Heimat in dieser Welt, suchte nicht das Wesen, zielte in kein Jenseits.
Billy was unconscious for two days after that, and he dreamed millions of things, some of them true. The true things were time-travel.
Er tötete seine Sinne, er tötete seine Erinnerung, er schlüpfte aus seinem Ich in tausend fremde Gestaltungen, war Tier, war Aas, war Stein, war Holz, war Wasser, und fand sich jedesmal erwachend wieder, Sonne schien oder Mond, war wieder Ich, schwang im Kreislauf, fühlte Durst, überwand den Durst, fühlte neuen Durst.
“Dresden,” said Billy.
“Dresden,” Lily told Rumfoord.
“He’s simply echoing things we say,” said Rumfoord.
“Oh,” said Lily.
“He’s got echolalia now.”
“Oh.”
Schon verstand er, lautlos das Om zu sprechen, das Wort der Worte, es lautlos in sich hineinzusprechen mit dem Einhauch, es lautlos aus sich herauszusprechen mit dem Aushauch, mit gesammelter Seele, die Stirn umgeben vom Glanz des klar denkenden Geistes.
Billy had a fractured skull, but he was still conscious. He didn’t know where he was. His lips were working, and one of the golliwogs put his ear close to them to hear what might be his dying words.
“Heute werden wir die Lehre aus seinem Munde vernehmen”, sagte Govinda.
They were going to travel fast. They were damned if they’d surrender. They shook hands all around. They called themselves “The Three Musketeers.”
Billy thought the golliwog had something to do with World War Two, and he whispered to him his address: “Schlachthof-fünf.”
Mit einem Kuss nahm Siddhartha Abschied.
Detail from the installation “Cosmic Echolalia“, 2014
Citizen Cosmos Om Competition
20/07/2014
This is a game that anybody who is waiting for their trains at the main station can join. It will take max. 5 minutes. It is called the “Om Competition”, played between two opponents. First competitor will breathe deeply through the nose and start saying the “Om” mantra until he/she is out of breath – and I will measure the time. Then the other one will start to say “Om” – and I will measure the time. The one who has uttered the longest lasting “Om” will be the winner, taking the title “Citizen Cosmos”. Having the “Citizen Cosmos” title provides its owner many benefits regarding travel issues.
Citizen Cosmos can travel around the world, around the universe, the space, galaxies and so on.
Citizen Cosmos is free of visa.
Citizen Cosmos is welcome everywhere – but only for the duration of one “Om”.
“Om” is said to be the primordial sound that was present at the creation of the universe. It is said to be the original sound that contains all other sounds, all words, all languages and all mantras.
“Om” is more than a sound, but the vibration of the universe. It is the frequency of energy that connects and joins all things together.
“Om” is the sound of the universe – it represents the past, present and future.
Lord Ganesha represents Pranava, the seed syllable OM, which means “Cosmic Sound.”
I, as the organizer of the Om Competition, announce the winner. I do it in the present.
I declare the promises of the winner’s title “Citizen Cosmos”, which is about the future as being a promise.
In the end, I declare that the period of the validity of the “Citizen Cosmos” title is limited with the duration of one “Om”, which has already been uttered by the winner in the recent past.
In the end, beyond the representation, Om Competition itself is the past, present and future at the same time.
This game is an attempt to be a part of the universe but only within its limitations. Keeping the possibility of a zone beyond the representation is the core of this attempt. Since the start of the civilization, measuring the unmeasurable has been our routine and we all are part of the universe as long as we are aware of this routine. How to do with this awareness is up to the person – but anyway, the universe won’t take it personally for sure.
May the cosmic sound be with you!
OSTRALE’014
18/06/2014
The OSTRALE as the third-biggest annual exhibition of contemporary art in Germany presents all genres of the international contemporary fine arts.
Its eighth edition will take place from July 18, 2014 until September 28, 2014 – true to the motto “Around You”.
The OSTRALE focuses on artistic positions and perspectives which bring up questions – here and elsewhere – which affect the spectator, which puzzle, and connect. In recognising different identities and modes of expression, as well as recognising their equal participation in the discourse within contemporary commitment, we see an important potential for an open-minded Europe.
Arrival of the first artists in Artcamp! In line with the program “Artist in Residence”, for four weeks some of this year’s OSTRALE artists have the opportunity to stay on site, to chat and to create works of art. Today we welcome Şafak Çatalbaş (left, TR), who is making her contribution to the project “Private Nationalism”.
Save the Date: Opening of OSTRALE `014 on July 18, 2014.
Private Nationalism / Pécs, Hungary
13/05/2014
L’espace, 2013 / View from the Private Nationalism exhibition in Pécs, May 2014
Details from the installation “L’espace”
L’espace / working process
BorderBody – Mixing Futures
17/04/2014
BorderBody – Mixing Futures International video-art, photography and performing art festival
Opening: April 17, 2014
BorderBody – Mixing Futures, international art festival of photography, video art and performing art will be held in the prestigious Palazzo Barone Ferrara in Bari (Italy), from the 17 to the 28 (extended) of April 2014.
BorderBody exhibitions cycle is conceived as a diffused and nomadic festival in different places of the world. Mixing Futures, the final chapter of this 3-event cycle, explores the future visions of our society, subjected to a process of continuous evolution and cultural hybridization. People, backgrounds, societies, progress and all their inputs creates hybrid identities, modifying each other and being mixed in prospect to shape a better world. Mixing sustainable transport, modern (ICT) communication infrastructure, sustainable economic development, and wise management of natural resources, human, intellectual and social capital, is the key to reach a future better life quality.
More than 30 artists from all-over the world have been selected to take part in the exhibition. A special section of the festival will be dedicated to the Argentinean Contemporary Art, with a selection of video artists curated by the gallerist Laura Haber. Among the invited artists, it will be possible to admire the photographic works of Marko Stamatovic, Serbian artist founder of “FOTORAMA International art photography festival”, one of the most important photo festival of East-Europe. During the opening night there will be the live performance of the American sound artist NK Riot (Los Angeles).
organizer: International ArtExpo curator: Luca Curci press office: It’s LIQUID exhibition & screening places: Palazzo Barone Ferrara, Corso Vittorio Emanuele II n.102/A, Bari (Italy) dates: from the 17 to the 28 of April 2014, from 10.00 AM to 01.00 PM and from 03.00 PM to 06.00 PM opening: April 17, 2014 at 06.00 PM, at Palazzo Barone Ferrara
.featured artists
Marko Stamatovic . Serbia | Sandra Franco . UK | Serap Sabah . Turkey
.video art
Bill Psarras . UK | Donato Arcella . Italy | Mar Garrido . Spain | Mustafa Kula . Turkey | Elda Torres & Patrizio Pampaloni . Italy | Juan Carlos Muñoz-Najar . USA | Michael Nelson . USA | Despina Ikonomopulu . Spain | Juliana Bom-tempo . France | Yusuf Özal Çelik . Turkey | Roberta Cianciola . Italy | Jesus Segura . Spain | Şafak Çatalbaş . Turkey | Lino Ricciardulli . Argentina | Monica Miller . Argentina | Mariana Copello, Atilio Schweizer & Guillermo Soto . Argentina | Nicolás Martella . Argentina
.photography
Rafa Zart . Brazil | Bertram Marstaller . Germany | Maquiamelo . Colombia | Annalisa Lucenti . Italy | Paula Boarta . Romania | TGFN – The Girl From Nowhere . USA | Xavier Blondeau . France | Veronique Lerebours . USA | Heba Serag Eldin . Egypt | Sara Roitman . Ecuador | Brigida Zarcos . Portugal | Sydney Lowe . USA
.performing art
NK Riot . USA (on April 17 2014, at 08.00 PM)
Mamut Art Project 2014
09/04/2014
Corset, 2010
View from the exhibition “Mamut Art Project” – KüçükÇiftlik Park, İstanbul, 3-6 April 2014
Hukuk-u Hayal / Performatif Sunum
26/02/2014
Hukuk-u Hayal, performatif sunum; Ortak Eylem Aygıtı: Bir Etüd, 13. İstanbul Bienali, Galata Rum İlkokulu, 2013
Anlatıcı, aşağıdaki metni sahnede okuyarak oynar. Duyduğu ilk Latince sözcükleri (“Leges Duodecim Tabularum”) takiben devreye giren çevirmen, kendi uydurduğu fakat kulağa Latince gibi gelen bir dilde doğaçlayarak metne eşlik eder; onu bu uydurma dile tercüme eder. Çevirmenin varlığı ve spontane katkısı, önceden yazılmış sunum metnine eklemlenen absürd bir katman olarak kendi başına bir performansa dönüşür.
________________________________________________________
Şer’i hukuk, beşeri hukuk, hukuk-u hayal
Madde 62, 5. bent, 1. fıkra
Kanun Sistematiğinde Madde
Tüm şehir uykudayken,
Şişmanlar masa başında,
Tembeller ay ışığında,
Hatırı sayılır bir barınakta
Evli fareleri denetlerken,
Nişanlılık yasaları uyarınca,
Hükümsüz kurullarla
İzinsiz toplantılar yaparken
Nerden çıktı bu maddeler, madde ile belleğin doğası bu kadar farklıyken?
Evvel zaman içinde, yazıya geçirilmeleriyle birlikte, kanunlar değişime uğramaya başladılar. Sözlü gelenekte öncelikle ezberlenmesi kolay olsun diye kafiyeli, basit ve şiirsel olan kanunlar, yazıya döküldükten sonra karmaşıklaştı. Cümleler uzun ve edilgen hale geldi. Bir cümlenin içine çok sayıda yan cümle eklendi. Metinler giderek daha soyut hale geldi. Ayrıntılar çoğaldıkça daha genel, kapsayıcı bir dil benimsendi. Örneğin bir insanı bıçakla, tabancayla, boğarak veya aşırı dozda ilaç vererek öldürmek fiillerinin tümü tek bir maddede kapsanır: Öldürme.
Kasten Öldürme
Madde 82.- (1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak
b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,
d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı,
e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı,
g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla,
i) (EK:29/6/2005 – 5377/9 md.) Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,
j) Kan gütme saikiyle,
k) Töre saikiyle,
İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
Hukuk kurallarının yazıya geçirilmesi halkın şeffaflık talebiyle oldu. Roma İmparatorluğu dönemine ait ilk yazılı kanunlar olan 12 Levha Kanunları (Leges Duodecim Tabularum, M.Ö. 451-M.Ö. 449), Roma halkının (pleb) hukuka erişim talebi sonucunda hazırlanmıştır.
-Sumumi u sumumi del manta. Sumum cus sum mai danka. Sum pukika. Saylent les intoraryum sivis pakem pare moskito. Summitu sun carianta – sie sie paradita.
Öncesinde Roma halkı, soylular (patrici) tarafından sır gibi saklanan örf ve adet kurallarına göre yönetilmekteydi. Halk, bu kuralları öğrenmek için toplumda bilgili kabul edilen ve canı isterse açıklamada bulunan kişilere başvurmaktaydı. Ayrıca bu kişiler yaptıkları açıklamalar konusunda yetkili veya sorumlu da değillerdi. Sonunda halk, keyfi uygulamalara son vermek amacıyla yazılı olmayan esnek örf ve adet kurallarının herkesin ulaşabileceği yazılı bir sisteme dönüştürülmesini talep etti.
-Sapia dominus arthur. Dominus sapıtabeleus.
Fakat zaman içinde bu şeffaflık talebiyle çelişir şekilde yazıya dökülen hukuk dili karmaşıklaşmaya ve şeffaflığını yitimeye başladı.
-Sapia meskotanta. Kaos strade.
Peki neden – neden?
-So homi insekale?
- Kimbilir?… Hava atmak, iktidar sağlamak, gizli bilgiyi elinde tutmak, insanları kendine bağımlı kılmak gibi…
-Radiks malaryum eskapilas. Eskapitas malaryum la barbare…
- Hmmm bunlar bana insani zaaflar gibi geldi.
-Kue kapito non se te tio.
-Kanunlar insan mı acaba?
-Kuepta latina ditto homina huminis homini gırtlak?
- Henüz bilinmiyor ama araştırılıyor. Bazı geceler gökyüzünde parlayarak hareket ettiklerini görenler varmış, diyorlar.
-Kuyido huyimon petta, astra.
- Ben bilmem, neme lazım, şahit yazarlar.
-Kuali zartifos, ta reo, no ma pare!
…Öyleyse bu iki kişiyi şahitlerin huzurunda karı koca ilan ediyorum.
-Nimu varitti prodram, la va bandi, la me huerte.
Gelini öpebilirsin.
-Kue sarte, puero.
Demek ki; gelini öpme ihtiyacı ortaya çıkınca bir hak talebi oldu.
-Neo bisita neo bici tamba onli bit quaste.
Bu hak talebi kanunlarla düzenlendi ve bir yuva kuruldu.
-Luptes piribus, quare, home. Home totalli.
Öyle mi oldu? Bakalım…
-Homo… Homo quik…
Bir ilişkinin anatomisi:
İhtiyaçlar – haklar – kanunlar
-Homo su human naniante aliante punto – punto della tempra
İhtiyaçlar – kanunlar – haklar
-Lestudo el humus loreyne il vertel macistreto
Haklar – ihtiyaçlar – kanunlar
-Luptus tribus la viba obvimus
Haklar – kanunlar – ihtiyaçlar
-Hora figistlet homi humuni lupus
Kanunlar – ihtiyaçlar – haklar
-Lupus hummuni mumo
Kanunlar – haklar – ihtiyaçlar
-Humusi humadi mila aliyenti punto
Kombinasyon
-Luptu minibus lirayi tribus e lustiya omnibus homo homini lupus
İnsan ihtiyaçları tek tek bireylerin (ve genel olarak ihtiyaçlar da her tür canlının) içinde yer alırken,
-Homo su limani min il manti,
insan hakları, bu bireylerin arasında yer alır.
-Luptis viribus humuni trubus.
Aramızda
sıra sıra
haklar var
bazen bizi ayıran
ya da yakınlaştıran
hatta yapıştıran
an be an
Talan!
Anglo-sakson hukukunda vak’alar esas alınıyor, hakim daha önceki benzer vak’alardaki verilen hükümlere bakıyor. Şu meşhur “Loving Law” vak’asına bakalım: Mildred Loving; siyah kadın, Richard Loving; beyaz erkek. Yıl 1967. Yer Virginia. Aşkın kanunu yeniden yazıldı. Amerika ayağa kalktı. En az iki kişi. Hak talebi için en az iki kişi gerekiyor. Kalplerde ısınan ortak ihtiyaçlar hak talebiyle pişince, kanun nezdinde servis ediliyor. Uzun bir mücadelenin sonunda, ırklar arası evliliği yasaklayan kanun Amerikan yüksek mahkemesince geçersiz kılınıyor.
-Dura lez lets sex, do senta distur, do sente dustur skribente cogito. Desiperi um cestrum gestribum. İl gestriuim de juri, de facto. De facto, occupy.
Sözle eylem bir olunca, sözüm kanun olunca, samanlık seyran oluyor. Söylüyorum, öyleyse eyliyorum. Austin’e selam ediyor, hepinizi karı koca ilan ediyorum.
-Se sentre le rejim iniyotis kasap ipse ipse les repetita klasse irresete nor no narbeila, kesanta torto le ges masita barbarian.
Norm ne demektir?
-Bi subeta presa norm?
Normal nedir?
-Bis repetite klase bis repeta “la normal”?
Normlar statik midir, dinamik mi?
-Simus ea statik, simus ea dinamik?
Normlar sürekli değişiyorsa normal sabit kalabilir mi?
-Siges lege interalma interalma le siges paçen provakemistiker?
Normlar değişebilir.
-Simo suis, in inkrebende.
Normatif eylemler vardır.
-Simus e sim kuade normale.
Bunlar norm olmak zorunda değil.
-Sim sirius sima injuria – sim puika.
Normal ve anormal olarak tanımlanmazlar.
-Sivis paçen parabinnup.
Bir örnek:
-Sis pacye:
Philedelphia’da bisiklet yolu için kullanılan işaret eskiden bu şekildeyken (Şekil 1A) yeni şekilde bisikletçi kask giyiyor (Şekil 1B). Bu ekleme, normatif bir eylem: Bisikletçilerin kask giymesi gerektiğini öneriyor. Kask giymek norm haline gelebilir veya gelmeyebilir ve kesinlikle normal veya anormal olarak da nitelendirilemez. Ancak her şekilde kask giymek teşvik edilerek normatif bir eylemde bulunulmaktadır.
-Diem perdide dies erdid i diyes semper irade, vittirius e quas, vi quas a dixi, disketti disco. Scrabenti cogito. Cogito, cogito el bossum.
Normatif bir eylemde bulunulmaktadır.
-Doktus kon libro, domestus vi.
Bir eylemde bulunulmaktadır.
-Doktus vubius, doktum libro, ilberati libre librimo.
Eylemde bulunulmaktadır.
-Dİes libro deguel la si sental.
Bulun-ul-maktadır.
-Vittirius.
- Niye böyle pasif konuşuyorsun?
-İve koras kua temporaryos?
- Çünkü kanunlar böyle konuşuyor.
- Özne nerede?
-Biks, co sinto?
- Özne yürürlükte, gelecek.
-Do sento kon libru.
Bugün norm alıcılar devletlerdir, norm gönderici ise bir devletler topluluğu ya da örgütlenmesi, yani evrensel insan hakları için bir araya gelen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’dur; norm nesnesi de tek tek bireylerdir. (J.Galtung, İnsan Hakları, s.15)
-Draku komnients, nante tragablus, trablus do cento libido domini.
…Bir hayvan, ağaç, gökcismi ya da yapı kötülük kaynağı olabilir, ama norm gönderici ve/veya norm alıcı olamaz. Ya da modernliğin kuralları gereğince biz öyle varsayıyoruz.
-Erare humani eprense e perseviye dia de kul. El die di kul, kuetempre filaro del tempre o das humanas mendas.
(burada hayvan, ağaç, nesneler kullanılabilir)
-El frutto, el hu, cogne satur, emim tablus, cigarre, mondi…
Kim bu TÜZEL KİŞİ?
-Ecco hommo?
Gerçekte olmasa bile en azından teoride tüzel kişi, ilgili normları iki biçimde alabilen bir faildir.
-Ex abstrato, abstratos quan videli.
KORO:
Fâilâtün / Fâilün/
Mefâilün / Feûlün!
Tüzel kişi 1:
-İli tebum prince:
- Lütfen kişisel almayalım…
-İl fakito ilemi piers…
Tüzel kişi 2:
-il dento ibse i dente:
- Hıh, muhatabım değilsin.
-İe gus tedelse que, ade!
- A. Tüzel kişilik
-Bikura opus.
- A-aaa! Tüzel kişilk
-Bikorun quartos.
Madde 50.-
-Fraktatum les melli.
Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır.
-Ortis et lieber, diagonal, de dalak.
Organlar, hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar.
-Homosu humano mimenti alimenta puku, puku bonus tadıki, la visa.
Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar.
-İbide minez, enis hominu, iris noche.
…ve bağırsakları bozulan tüzel kişi, aceleyle odadan çıkar.
-İn medio stap brütüs, ol partibus, partibu slibus, konsettu solicis, tibi tibi turbo.
Kesik kesik, 10 nefes.
-İn vino, vitru viva, intro viva, de isto, de isto, de histo.
Fail merkezli bakış açısı bu hukuk paradigması içinde birçok yerde meydana çıkar.
-İros so soleil froid de best, ire et dona best.
Birincisi, temel birim faildir. (J. Galtung, İnsan Hakları, s.52)
-Aytego artini, dela batto.
İkincisi, hukuki bakış açısı “kötülükle başa çıkma yolları” başlığı altında üç yöntem kullanmaya çalışır:
-Luvari in verbe magistruano, verteko, vertemuti:
1. Failleri iyi kılma
-İriverte traleybus
2. Failleri zayıf kılma
-Jivestati kamso veylo, macente
3. Failleri pasif kılma
-Maglevenu genelo simto itur, astragata ittur
KORO:
Cezalandırma!
Cezalandırma!
Cennet ve Cehennem
Ödül ve Ceza
Somut failler
-Maraganu, malum övgü, malamanus, malum yergi
Hukuk sistemi normlarla ilgisi olmayan durumlar karşısında kendini savunur.
-Makte o amito cenerasum quer sikritum. Sikritum non linere rebetika.
Hukuk sistemi, hukuk istemiyle kendini yeniden bulur.
Magreti sente karbus, magreta katrium nesesitas. ,
E. Kişiliğin sona ermesi
-Vidi quare kibirut
F. Saklı hükümler
-Kuegna natura saba
Hikayenin devamı, çeşitli hükümlerde saklıdır.
-Memento ori resemble, memento mori.
Sınırlı devam etme, ek maddelerle düzenlenmiş olup, tasfiye amacıyla isteğe bağlıdır.
-Mendeso menere otopre, mendeso more otoportre.
Epilog
-Milita tombris
“Benzer benzerini çeker”,
-”Misif dominici”,
ayna etkisine maruz kalmış bireylerce kabul edilmiş temel bir yasadır.
-modis viviendi il morsel vitta interno.
Hukuk gelenekleri ile kültürlerin düşünme tarzları arasında temel bir benzerlik vardır.
Multisi mukatti eleveretta simta vivendi operendi du domineci.
- Anglosakson/İskandinav normatif kültüründe uygun düşmeyen normlar atılabilir.
-Avudo sempre anglosakson el kubris el monere, et trettapra.
Yeni normlar bunların yerine geçer.
-E… El kompenia sere to se, toto retti.
- Alman normatif kültüründe uygun düşmeyen normlar gizlenebilir.
-Nihiles omnenpartu, süpüratu.
Eskiden kalan ‘normlar piramidi’ reddedilmez. Yeni normlar eklenebilir.
-Novi smisero premium non chiente, non chiente obstrata.
- Latin normatif kültüründe uygun düşmeyen olaylar tek tek ele alınır.
-Non fi fi non su o kuro.
Normatif sistem bağlılıktan çok hayranlık nesnesidir.
-Novi se sinsure novi kom tere mium no ce.
Normlar korunur.
-No sete estiembre evidente.
Sözün zarafeti!
-Nun inte eda mimu, sedu edante.
- Japon normatif kültüründe tümdengelimci katılığa daha az, olgular dünyasıyla mütekabiliyete daha çok vurgu yapılır.
-Lise domnibes agri domino nom sobis non yamagashi, inoti tubula.
Ustaca bir yeniden yorumlamayla, normlar yorumlanır. (J. Galtung, İnsan Hakları, s.71)
-Ute tam bido sedu tam bi tutam.
…ve şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
-Num nan kuen es libentum el deus half en halfe.
Somut failler ermiş muradına,
-Okire pulus minder quandu kulus,
hükümsüzler kat mülkiyetine…
-Occupy Gezi!
Hukuk-u Hayal
Şafak Çatalbaş
Metin: Şafak Çatalbaş, Pınar Bahtiyaroğlu
Performans: Şafak Çatalbaş, Ali Şahan Kuru, Sırma Öztaş (Seçil Demircan, Nazlı Bulum, Rıdvan Erdem Kaynarca ve “Ortak Eylem Aygıtı Korosu” ile birlikte)
Ortak Eylem Aygıtı, 2013
L’espace – Duvar yazıları – Alıntılardan Anlatı
01/11/2013
L’espace, 2013, yerleştirme, detay
“Bufferzone: Kontrol Noktası” sergisi, Apartman Projesi, DEPO, İstanbul, 2013
Anlatıcı: Şu büyük bina da neyin nesi? diye sordu Odile.
Cengiz: Geçen hafta polis tarafından bu binadan atılan, dövülen, aşağılanan, istismar edilen birçok insan travma geçirdi. 16, 17 yaşında çocuklardı onlar ve bunu asla unutmayacaklar. Biz daha yaşlıyız. Gaddarlığı daha önce de gördük ve bunu sindirebiliriz. Onlar içinse bu bir şok.
Hayalci 1: Hadi, “Bande à part” rekorunu kıralım.
Hayalci 2: Ne rekoru?
Hayalci 3: “Bande à part” filmini gördün herhalde, değil mi?
Anlatıcı: İkinci sınıf gerilimlere olan saygısından ötürü Arthur, bu iş için geceyi bekleyeceklerini söyledi.
Franz: Bazen, eğer gizlemezsen, kimse farketmez. Bunu bir Amerikan kitabında okumuştum.
Hayalci 1: Haklısın.
[Lokmacı'dan koşarak geçiş]
Anlatıcı: Arthur, Franz ve Odile Jimmy Johnson’ı iki saniyeyle geçti.
Anlatıcı: Bir grup genç Hareket’i benimsedi çünkü bu hareket varolan normları sorgulamak için bir alan açıyordu.
Kostis: Bizim için Kıbrıs sorunu burada, ‘ara bölge’de buluşup bu alanı oluşturduğumuzda bitti.
Arthur: Durum bu kadar açık olabilirdi ancak. Açık olmayan bir şey varsa o da benim oynayacağım bölüm.
Cengiz: Bu sadece eğlence ve oyun değil, çok ciddi. Halihazırda barışı kurduğumuzu ve bunu, çözümü yaşadığımızı ilan ettik.
Hayalci 1: Yani?
Hayalci 2: Yani, eğer yakalanırsam, sınırdışı edilirim.
Anlatıcı: Endişelenme küçük adam, yakalanmayacağız. Burada olarak barışı bozanlar biz değiliz, onlar iki muz cumhuriyeti ve ortada da efendileri, dedi Kostis.
Cengiz: Asıl duvar zihinlerde. Diyorlar ki, Birleşmiş Milletler bir barış gücüdür. 50 yıldır barış gücü onlar ve hiç bir şey olmadı. Nasıl bir barış ki bu? Bu sadece ateşkes. Birleşmiş Milletler milletleri bölüyor, halkı bölüyor.
Anlatıcı: Franz her şey ve hiçbir şey hakkında düşünüyor. Dünya bir düşe mi dönüşüyor yoksa düş mü dünyaya, merak ediyor.
Anlatıcı: Etkinlikler düzenleyerek, bireylerin her birinin becerilerini iyi etki ve katılım için kullanarak, ilke edindiklerini eyleme gayretiyle, grup çok soğuk bir kışı çadırlarda atlattı.
Kostis: Kıbrıs’ta birlikte varolmanın alternatif bir modelini yarattık. Burada buluştuğumuzda birbirimizi tanımıyorduk. Her gün, herkes için hayat sorunlar yaratacaktı, fakat biz yaşadığımız yerdeki tüm farklılıkları kapsamanın yeni yollarını bulmaya çalıştık. Toplum için yeni temeller ortaya koyuyoruz.
Odile: Yeni olan her şey, aslında, otomatikman gelenekseldir.
Hayalci 1: Bir de onların rekorunu kırarsak…
Hayalci 2: Bu bir film!
Madame Victoria: Umarım sinemaya değil derse gidiyorsunuzdur.
Odile: Sinemadan nefret ederim.
Cengiz: Farkettim ki okulda ‘biz ve onlar’ hakkında öğretilenler bir yanılsamaymış. Bizim için tek yol ilerlemek. Artık bekleyemiyorum.
Hayalci 1: [Fransızca konuşarak] Ne düşünüyorum biliyor musun?
Hayalci 2: Ne?
Franz: Bir dakikalık sessizlik çok uzun sürebilir… Bütün bir sonsuzluk.
Bufferzone: Kontrol Noktası
31/10/2013
Bufferzone: Kontrol Noktası
Açılış: 5 Ekim 2013, Cumartesi, 18:30
DEPO / Tütün Deposu Lüleci Hendek Caddesi No.12
Tophane 34425 İstanbul
Sergi Tarihleri: 5 Ekim – 10 Kasım 2013
Ziyaret saatleri: Salı-Pazar, 11.00-19.00
Apartman Projesi, DEPO ev sahipliğinde 5 Ekim-10 Kasım tarihleri arasında Bufferzone atölye çalışmalarının sonucunda ortaya çıkan çalışmaları Kontrol Noktası isimli sergiyle izleyiciye sunuyor. Apartman Projesi, EMAA (Akdeniz Avrupa Sanat Derneği – Lefkoşa) ve Uqbar (Berlin) işbirliğinde gerçekleşen sergide Hasan Aksaygın, Özgür Demirci, Didem Erk, Gabriele Garavaglia, Anna Heidenhain & Frederic Lezmi, Naomi Hennig, Eleni Mouzourou, Birgit Auf der Lauer & Caspar Pauli, Erhan Öze, pick nick projects, Sümer Sayın ve ayrıca projede yer alan sanatçıların davetleriyle Sabine Küper-Büsch & Thomas Büsch, Şafak Çatalbaş, Hüseyin Yılmaz’ın çalışmaları yer almaktadIr.
Bufferzone Apartman Projesi’nin bölünmüş şehirler ve ara bölgeler üzerine odaklanan atölye çalışmalarının ilki olarak bu Mart ve Nisan ayları içerisinde Istanbul ve Lefkoşa’da gerçekleşti. Bufferzone, bölünmüş şehirler ve ara bölgelere bakışı tarihsel şehir surları, egemen devletin otorite alanıdan, kişisel mülkiyetin mahremiyet alanına, günümüz metropollerindeki güvenlikli sitelerden demogafik kültürel ve sınıfsal bölünmeleri içeren, sınırların ardında kalan ‘öteki’yi nasıl tarif ettiğimizi incelemeyi amaçlayan bir projedir.
‘bufferzone’adı altında organize edilen ilk atölye çalışması, bölünmüşlük ve sınır kavramlarını farklı katmanlarıyla düşünmeyi, mobil bir deneyimin yanısıra birlikte yaşama ve üretim dinamikleriyle yol alınan, bir keşif içeren bir çalışma olarak şekillendi.
Atölye çalışmaları sırasında katılımcılar birlikte kentsel coğrafyada kutuplaşma, müntenalaştırma ve sınır kavramının farklı tezahürleri üzerine yaklaşımlar geliştirdiler. Bu yaklaşımlar bir kontrol mekanizması olarak sınırlardan karşılıklı gözetlemenin haleti ruhiyesine, kentsel dönüşümün mahalleler arasına çizdiği görünür ve görünmez duvarlar arasından ilerleyerek, ara bölgelerin kendine has ekonomik ve ekolojik özelliklerine değin geniş bir manzarayı betimliyor. Apartman Projesi sanatçıların geliştirdiği farklı yaklaşım, ortak ve bireysel pratiklerden beslenen Kontrol Noktası sergisini 10 Kasım’a kadar DEPO’da izleyiciyle paylaşıyor.
Bufferzone projesi Anna Lindh Vakfı katkılarıyla gerçekleşmektedir.
www.apartmentproject.org
www.buffer-zone.org